11 Mayıs 2011 Çarşamba
İşte Savcılığın şaşırtan YGS kararı! | Matematik ve Geometri Özel Ders Öğretmeni Gökhan DEMİR
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının “YGS’deki şifre” iddialarına ilişkin “takipsizlik” kararında, bilirkişi raporunda, “YGS-2011’de kamuoyunda şifre olarak adlandırılan uygulama bulunduğu, bu uygulamanın kullanılan programın eksikliği, ÖSYM Test ve Araştırma Birimi (TAB) çalışanlarının program kullanımı hakkında yeterliliğe sahip olmaması, YGS koordinatörünün gerekli denetimi yapmaması ve kapalı dönemde görülen eksikliklere müdahale etmemesinden kaynaklandığı” saptamasında bulunulduğu bildirildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Şadan Sakınan’ın verdiği “takipsizlik” kararında, 27 Mart 2011’de yapılan YGS’ye ilişkin bir kısım kişilerce örgütlü olarak ÖSYM ve Meteksan irtibatlı soru kitapçıklarında var olduğu belirtilen şifreyi elde edip paylaşıp kopya çekmek suretiyle haksız kazanç ve menfaat temin edildiği iddialarının basında yer alması üzerine resen soruşturma başlatıldığı hatırlatıldı.
Bunun üzerine Emniyet Müdürlüğüne talimatlar verildiği, ÖSYM’ye ve Meteksan’a yazılar yazıldığı belirtilen kararda, 81 ilden örnek soru kitapçığı ve ÖSYM’nin web sitesi ile basına dağıtılan soru kitapçıklarının örneklerinin alındığı, bu materyallerin bilirkişilere incelettirildiği ifade edildi.
ÖSYM’ye ve Meteksan’a müzekkere yazılarak YGS kitapçıklarının nerede, ne şekilde ve hangi firma tarafından basıldığı, basına dağıtılan kitapçıkların basılıp basılmadığı, kaç suret basıldığı, kimlere verildiği, hangi yolla ÖSYM’ye gönderildiği, basına dağıtılan kitapçığın nasıl hazırlandığı, basına dağıtılan kitapçığın YGS’ye giren adaylardan herhangi birisine sınavda verilen kitapçık ile aynı olup olmadığına ilişkin bilgilerin istendiğine yer verilen kararda, 6 Nisan 2011’de ayrıca ÖSYM ve Meteksan’a müzekkere gönderilerek bazı sorular yöneltildiği belirtildi.
ÖSYM’den ve Meteksan’dan gelen cevaplara yer verilen kararda, 2010, 2011 yılı YGS sonuçlarına ilişkin istatistikler ile YGS-2011’de ilk 1000’e giren adayların bulundukları okul listelerinin incelendiği ve olağandışı bir husus gözlemlenmediği belirtildi.
YGS-2011’e giren adaylara ait cevap anahtarlarının veri tabanları ile matematikte tam puan yapan adaylara ait cevap ve soru kitapçıklarının, Meteksan’da ise adaya özgü kitapçığın yazılımının yapıldığı bilgisayarlar ve programlar üzerinde veritabanı inceleme ve kriptoloji uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetince inceleme yapıldığı, veri tabanı ortamında 1.710.122 kitapçığın incelendiği, optik verisi incelenen aday sayısının 1.691.581 olduğu, matematik sorularında tam yapan bin 805 adayın soru kitapçıklarının incelendiği kaydedildi.
Kararda, ÖSYM TAB’da görevli YGS-2011 koordinatörü ve sınavları değerlendirme sorumlusu ile Meteksan Genel Müdürü ve bilgisayar yazılım programını gerçekleştiren görevli ile hazırlanan bilgisayar sistemindeki soru ve cevapları dijital baskıya aktaran ve master kitapçığı hazırlayan görevlinin ifadelerine başvurulduğu hatırlatıldı.
BİLİRKİŞİ RAPORUNDAKİ SAPTAMALAR
Bilirkişi raporunda, veri tabanı ortamında 1 milyon 710 bin 122 kitapçığın incelendiği, optik verisi incelenen aday sayısının 1 milyon 691 bin 581 olduğu, sınava 1 milyon 692 bin 144 adayın girdiği, 43 bin 509 müracaat eden adayın sınava girmediği, yani sınava giren toplam aday sayısının 1 milyon 648 bin 635 olduğu, sistemde adaylar için üretilen tekil cevap anahtar sayısının 1 milyon 459 bin 264 olduğu ancak bu adayların soru dizilişlerinde farklılıklar bulunduğu tespitinde bulunulduğu belirtilen kararda, raporda, kamuoyuna “basın kitapçığı” ve “master kitapçık” olarak yansıyan kitapçıklar ile aynı soru ve cevap şıkkı dizilimine sahip bir kitapçığın sınava giren 1 milyon 692 bin 144 adaydan hiçbirine verilmediği, aday soru kitapçıklarının incelenmesinde, 1 milyon 698 bin 275 farklı soru ve cevap seçenek dizilişinin olduğu kitapçığın basıldığının anlaşıldığı ifade edildi.
Kararda, raporun “Genel Değerlendirme” bölümünde şu saptamalarda bulunulduğu bildirildi: “ÖSYM tarafından YGS-2011’de her adaya özel soru kitapçıkları oluşturulması hedeflenmiş ve uygulamaya konulmuştur.
Sınava giren her aday için tekil soru ve cevap dizilişini sağlayacak bilgisayar programı Meteksan tarafından üretilmiştir. Yazılımın sınavda kullanılan son versiyonunu geliştiren, Meteksan personeli olan 2010 yılı mezunu bir bilgisayar mühendisidir.
Adaya özel kitapçık hazırlamada kullanılan ve Meteksan tarafından geliştirilen yazılım YGS-2011’in basım sürecinde henüz son halini almamıştır.
Yazılım geliştirilirken gereksinim analizi yapılmadığı, yazılımın test edilmediği ve tasarım için dokümantasyon hazırlanmadığı, yazılımla ilgili ÖSYM görevlilerine eğitim verilmediği, ÖSYM tarafından yazılımla alakalı resmi olarak bir eğitim ve dokümantasyon talep edilmediği görülmüştür.
Adaya özel sınav kitapçığı hazırlama sürecinde ÖSYM TAB ve özellikle YGS-2011 Koordinatörü, Meteksan tarafından gerçekleştirilen faaliyetler için gerekli denetimi yapmadığı ve birçok aşamada inisiyatifin Meteksan’a bırakıldığı tespit edilmiştir.
Bahse konu programın kodları incelenmiş ve programın algoritmasının bir adaya yönelik planlı bir soru dizilişi yapması için kurgulanmadığı anlaşılmıştır.
Ayrıca programın, her aday için tekil soru kitapçığı ve cevap dizilişini tam olarak sağlayamadığı görülmüştür. Meteksan tarafından üretilen programın mümkün olan olasılık uzayının tamamını kullanmaması sebebiyle her adaya özel soru ve cevap seçeneği içeren kitapçık üretilmesi tam olarak sağlanamamıştır. Bahse konu sınav için basılan 1 milyon 698 bin 275 kitapçığın soru ve cevap seçenek dizilişi birbirinden tamamen farklıdır. 11 bin 757 kitapçık çift olarak, 45 kitapçık ise üçer adet basılmıştır. Diğer tüm kitapçıklar tekildir.
Soru cevapları arasında bir şifre olup olmadığı konusunda yapılan inceleme için Meteksan tarafından basılan 1 milyon 710 bin 122 kitapçığın tümü soru ve cevap dizilişi açısından incelenmiştir. Özellikle matematik sorularındaki en büyük sayısal değere sahip şıkkın sağındaki cevap şıkkının doğru seçenek olması şeklinde ifade edilen yöntemin kullanılıp kullanılmadığını veya başka bir yöntemle şifreleme yapılıp yapılmadığını tespit etmek için yapılan incelemeler sonucunda mevcut soru ve cevap dizilişi üretim programın algoritmasının kullandığı dönüşüm tablosu nedeniyle şifre olarak algılanabilinecek bir durum meydana geldiği görülmüştür. Bahse konu dönüşüm tablosu sadece matematik sorularında değil sınavın tümünde hatta aynı yöntemin kullanıldığı ÜDS ve STS’de de aynı dönüşüm tablosu kullanılmıştır. Ancak rakamsal cevap seçeneklerinin olmadığı sorularda bahse konu dizilişteki cevap şıklarını fark etmek mümkün olmamaktadır.
YGS-2011’e giren adaylar açısından bahsi geçen formülasyonun sadece rakamsal değeri olan sorularda kullanılması teorik olarak mümkündür. YGS-2011 matematik bölümünde 40 soru bulunmaktadır ve bunların 29’unun cevap şıkları nümerik değerlerden oluştuğu için bahse konu formülün kısmen uygulanması mümkündür. 29 soruya formül uygulandığında 18 doğru 11 yanlış cevap oluştuğu ve bu uygulamanın 29 sorudan yanlışların doğru cevapları götürmesi sonucunda 29’da 15,25 net oluşmasına sebebiyet verebileceği görülmüştür.
YGS ile aynı kapalı dönemde bulunan STS için master kitapçıktan üretilen bir basın kitapçığı, ÜDS için ise master kitapçığın kendisi basın kitapçığı olarak yayınlanmıştır. YGS’de ÖSYM tarafından hazırlanan master soru kitapçığı görme engelli adaylar hariç hiçbir aday için kullanılmamıştır. Ayrıca basın kitapçığı hiçbir adaya sorulmamıştır. Sınavda kullanılan tüm kitapçıklar ve basın kitapçığında ’en büyük sayısal değere sahip şıkkın sağındaki cevap şıkkının doğru seçenek’ olması şeklinde ifade edilen formülasyon uygulandığında 18 doğru 11 yanlış çıkarken Artvin’de ortaya çıkan ve mod-medyan olarak adlandırılan ilk yöntem uygulandığında ise daha fazla soru için kullanılabildiği görülmüştür.
Basın kitapçığının üretilmesi aşamasında sınavın tüm gidişatından farklı üç farklı tercihin yapıldığı görülmektedir. Bu tercihler, master kitapçığın basına verilmemesi, sınavın tümündeki algoritmayla üretilen bir kitapçığın ve cevap anahtarının üretilmemesi ve basın kitapçığı sorularının ve doğru cevaplarının yerlerini master kitapçıkla aynı olmasını sağlayarak yanlış cevapların yerlerinin değiştirilmesidir. Adı geçen durumun sebebiyeti ilgililerine sorulduğunda Meteksan yetkilileri ve YGS-2011 basım sürecinde matbaada bulunan ÖSYM görevlileri birbirlerini suçlayan beyanlarda bulunmaktadırlar.
Yukarıdaki tespit sonrasında bu formülasyondan, sınav esnasında istifade ederek haksız menfaat eden olup olmadığı detaylı bir şekilde araştırılmıştır.
Sınava giren, tüm adaylara ait soru ve cevap şıkları dizilişleri, doğru cevap anahtarları ve adayların YGS-2011’de doldurdukları optik okuma sonuçları kullanılarak yukarıda çerçevesi çizilen, soruların ve şıklarının dizilişinden kaynaklanan ve tüm kitapçıklarda 18 soruya doğru cevap vermesini sağlayacak yöntemin kullanılıp kullanılmadığının analizi yapılmıştır. İncelemeye YGS-2011 ve YGS-2010’a girmiş olan adayların YGS-2010’daki matematik testi için doğru ve yanlış bilgileri de değerlendirmeye alınmıştır. En son olarak sınavda ilk 1000’e giren tüm adayların soru kağıtları üzerinde yaptıkları işlemler ve kişisel notları da tek tek değerlendirilmiştir. Tüm bu analizler sonucunda, şifre olarak adlandırılan yöntemle doğru olarak yapılabilecek sorularda başarılı olup diğer sorularda başarısız olan hiçbir adaya rastlanmamıştır.”
ŞİFRE OLARAK ADLANDIRILAN UYGULAMA VARDIR
Kararda, bilirkişi raporundaki şu ifadelere de yer verildi: “Özetle, YGS-2011’de kamuoyunda şifre olarak adlandırılan uygulama vardır. Şifre olarak bilinen uygulama, kullanılan programın eksikliğinden, ÖSYM TAB çalışanlarının program kullanımı hakkında yeterliliğe sahip olmaması ve YGS koordinatörünün gerekli denetimi yapmaması ve kapalı dönemde görülen eksikliklere müdahale etmemesinden kaynaklanmaktadır. Bahse konu formülasyon ile 40 soruluk matematik testinde bulunan 29 sorudan 15,25 net elde etme imkanı bulunmaktadır.
Ancak YGS-2011’de hiçbir adayın yukarıdaki formülasyondan istifade ederek haksız avantaj sağladığına dair bulguya rastlanmamıştır.”
- Google Araç Çubuğu kullanılarak gönderildi"
‘2011 YGS’de adaylar dezavantajlı’ | Matematik ve Geometri Özel Ders Öğretmeni Gökhan DEMİR
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Ölçme ve Değerlendirme Bölümü’nün ”YGS 2011 Uygulaması”na İlişkin görüşlerinin yer aldığı raporda, 27 Mart 2011 tarihinde yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) kullanılan testler ve uygulanışı ile ilgili gelişmeler değerlendirildi.
Raporda, YGS gibi önemli bir sınavda kullanılacak ölçme araçlarının geliştirilmesinde ve uygulanmasında ölçme ve değerlendirmenin vazgeçilmez bazı bilimsel temel ilkelerinin gözetilmesinin gerekliliği vurgulandı. Raporda, ”Sınavın sonucuna göre verilecek kararların adil, nesnel, eşitlik ilkesine zarar vermeyecek biçimde, bir başka ifade ile geçerli ve güvenilir olabilmesi için sınava ilişkin tüm uygulamaların bu ilkelere göre gerçekleştirilmesi zorunludur” ifadesine yer verildi.
Raporda, YGS 2011′de uygulanan testlerde, ”konu/tema birliğinin sağlanması”, ”soruların kolaydan zora doğru sıralanması” ve ”sayılarla ifade edilen seçeneklerin küçükten büyüğe veya büyükten küçüğe doğru sıralanması” ilkelerinin göz ardı edildiği ileri sürülerek, ”her adaya özgü bir kitapçık uygulaması adı altında akademik açıdan kabulü mümkün olmayan, tamamen ‘mekanik’ olarak nitelenebilecek bir uygulamaya gidildiği” savunuldu.
1 milyon 700 bin ayrı kitapçık için bu ilkelerin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığının altı çizilen raporda, ”YGS gibi seçme amacıyla kullanılmak üzere geliştirilen bir testte; konu/tema birliğinin sağlanması gerekir. Bir testteki belli bir konu ya da temaya ilişkin soruların testin farklı yerlerine dağılması, öğrencinin testi yanıtlarken zihinsel kurgusunu ve dikkatini bozacak, gerçek performansını göstermesini engelleyecektir. Bu ilkeye uygun olmayan kitapçıklarla karşılaşmak adaylar açısından haksız bir durum yaratmakta ve eşitlik ilkesini bozan bir nitelik taşımaktadır” değerlendirmesinde bulunuldu.
ADAYLAR DEZAVANTAJLI DURUMDA KALMIŞLARDIR
Soruların kolaydan zora doğru sıralanması gerektiği belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:
”Sınav zaten yeterince kaygı yaratan bir ortamdır. Bazı adaylar bu kaygıyı o kadar fazla yaşarlar ki bu durum soruları anlamalarını güçleştirecek hatta onların rahatsızlanmasına neden olacak düzeyde olur. Sınav kaygısı, psikolojide yoğun olarak çalışılan bilimsel bir araştırma konusudur. Bu yüzden adayın moralini başlangıçta zor sorularla bozmamak, var olan potansiyelini en iyi biçimde ortaya koymasını sağlamak üzere test kolay sorularla başlar. Tersi bir durumda, ölçme işine ölçme aracından kaynaklı bir hata karışır. Bu yüzden, YGS 2011′de bu ilkelere uygun olmayan kitapçıklarla karşılaşan adaylar dezavantajlı durumda kalmışlardır.
Sayılarla ifade edilen seçeneklerin küçükten büyüğe veya büyükten küçüğe doğru sıralanması gerekir. Seçenekleri sayı, rakam türünde olan sorularda seçenekler büyükten küçüğe ya da küçükten büyüğe doğru sıralanır. Buradaki temel gerekçe yine aynıdır. Diğer bir deyişle amaç, adayın testle ölçülen özellikteki gücünü ortaya koymasıdır, seçenekleri algılama hızını veya karışık halde verilmiş seçenekleri zihninde sıralama gücünü ölçmek değildir.”
Temel ölçme ilkelerine uygun olarak hazırlanan bir testteki soruları cevaplayan adayların başarısı ile aynı soruları içeren ancak tekniğine uygun bir formda sunulmamış bir testi cevaplayan adayların başarısı arasında, ilk gruptakilerin lehine önemli farklılıkların olduğunun tartışılamayacak kadar açık bir bilimsel olgu niteliğinde olduğu belirtildi. ”Her adaya özgü soru kitapçığı” uygulamasının, bazı adayların lehine, bazı adayların ise aleyhine sonuçlar doğuracağı kaydedildi.
”Şifre” tartışmalarının ilk ortaya çıktığı tarihte ÖSYM’nin web sayfasında yer alan YGS 2011′de kullanılan testler ve cevap anahtarları söz konusu ”şifre” çerçevesinde bölümün öğretim üyelerince incelendiği ifade edilerek, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
”Bu inceleme sonucunda, özellikle ‘Temel Matematik Testi’nde yer alan sorularda; soru kökünü ve seçenekleri hiç okumadan belirtilen şifre uygulanarak, 40 sorudan 30′un üzerindeki soru için hemen doğru cevaba gidilebildiği gözlenmiştir. Bu incelemede olduğu gibi, YGS 2011′de kullanılan diğer kitapçıklarda da yanıtların seçeneklere tesadüfi bir biçimde dağıtılmayıp belli bir sistematiğe göre yerleştirildiği (şifreleme) iddiası gerçek olduğu takdirde, sınavın yansızlığı tamamen ortadan kalkmış olacaktır. Zira bu durumda testlerde ölçülen, adayın ilgili alanlardaki akademik başarısı değil, seçeneklerdeki sistematiği yakalama gücü olacaktır. Bu sistematiği yakalayarak doğru yanıtlar veren adaylar, haksız bir başarı elde etmiş olacaklardır.”
ÖSYM Başkanının 3 Nisan 2011 günü yaptığı basın toplantısındaki açıklamalarının ve basın mensuplarının sorularına verdiği yanıtların, konuya ilişkin kuşkuları giderici nitelikte olmadığı gözlenmiştir. Tartışılan ‘şifreleme sistemi’nin hiçbir adaya ait test kitapçığında kullanılmadığı bu toplantıda ifade edilmiştir. Böyle bir ‘şifreleme sistemi’ adaylara verilen test kitapçıklarında bulunmuyorsa ve ÖSYM, test hazırlama sürecinde, güvenlik, gizlilik gibi nedenlerle bir ‘şifreleme sistemi’ kullandıysa, bu sistemin güvenlik açısından özellikle saklanması gerekirken, neden kamuoyuna ilan edilen kitapçıkta bu şifreleme sistemi ile çözülebilen soruların yer aldığına dair akla yatkın ve akademik bir gerekçe sunulmamıştır.”
BU TARZ SINAV UYGULAMALARINI DESTEKLEMEK MÜMKÜN DEĞİL
Söz konusu basın toplantısında, ÖSYM Başkanı tarafından, ”her adaya özgü soru kitapçığı hazırlandığı; her sorunun doğru cevabının da her bir adayın soru kitapçığında yine rastgele bir biçimde bir seçeneğe atandığı; madde analizine imkan tanımak üzere yanlış seçeneklerin de yerlerinin değiştirildiği”nin belirtildiği kaydedildi. Madde analizinin temelde maddelerin (soruların) teknik niteliklerini (güçlük derecesi, ayırt edicilik gücü gibi) ortaya koymak üzere yapıldığı belirtilen açıklamada, YGS 2011′de ”adaya özgü soru kitapçığı”nın hazırlanmış olmasının, madde analizine ”imkan tanımak” bir tarafa, bu analizlerin yapılmasını gereğinden fazla güçleştireceği ileri sürüldü.
ÖSYM Başkanı’nın YGS 2011′e ilişkin test geliştirme çalışmaları yapılırken, ”eğitim bilimcilerden görüş aldıkları”nı ifade ettiği belirtilerek, uzmanlık alanı ”Ölçme ve Değerlendirme” olan hiçbir eğitim bilimcinin ölçmenin temel ilke ve tekniklerine uygun düşmeyen bu tarz sınav uygulamalarını desteklemesinin mümkün görünmediği ifade edildi.
Raporda şunlar kaydedildi:
”Sonuç olarak, başta öğrenciler, veliler, öğretmenler, öğretim üyeleri ve yöneticiler olmak üzere çok geniş kitleleri ilgilendiren, geçerlik ve güvenirliği açısından ciddi sınırlılıklar taşıyan bu sınavın, sonuçlarına dayalı olarak kararlar almak, ölçme ve değerlendirme alan uzmanlarının kabul edebileceği bir uygulama olmadığı gibi, hiçbir sağduyu sahibi insanın da onaylayabileceği bir uygulama değildir.
Büyük bir psikolojik yük altında bu sınavlara hazırlanarak katılan öğrencilerimizin, onları maddi-manevi büyük fedakarlıklara katlanarak yetiştiren velilerimizin lehine olacak ve kuşkularını giderecek en uygun çözüm; bu ‘sınavın iptali’ ve daha önceki yıllarda yapılan sınav uygulamalarında olduğu gibi, bu yıla özgü olmak üzere birinci ve ikinci aşama sınavlarının bir arada yapılmasıdır.”
- Google Araç Çubuğu kullanılarak gönderildi"
‘2011 YGS’de adaylar dezavantajlı’
‘2011 YGS’de adaylar dezavantajlı’
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Ölçme ve Değerlendirme Bölümünce YGS’ye ilişkin hazırlanan raporda, ”Adayın moralini başlangıçta zor sorularla bozmamak, var olan potansiyelini en iyi biçimde ortaya koymasını sağlamak üzere test kolay sorularla başlar. Tersi bir durumda, ölçme işine ölçme aracından kaynaklı bir hata karışır. Bu yüzden, YGS 2011′de bu ilkelere uygun olmayan kitapçıklarla karşılaşan adaylar dezavantajlı durumda kalmışlardır” görüşüne yer verildi.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Ölçme ve Değerlendirme Bölümü’nün ”YGS 2011 Uygulaması”na İlişkin görüşlerinin yer aldığı raporda, 27 Mart 2011 tarihinde yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) kullanılan testler ve uygulanışı ile ilgili gelişmeler değerlendirildi.
Raporda, YGS gibi önemli bir sınavda kullanılacak ölçme araçlarının geliştirilmesinde ve uygulanmasında ölçme ve değerlendirmenin vazgeçilmez bazı bilimsel temel ilkelerinin gözetilmesinin gerekliliği vurgulandı. Raporda, ”Sınavın sonucuna göre verilecek kararların adil, nesnel, eşitlik ilkesine zarar vermeyecek biçimde, bir başka ifade ile geçerli ve güvenilir olabilmesi için sınava ilişkin tüm uygulamaların bu ilkelere göre gerçekleştirilmesi zorunludur” ifadesine yer verildi.
Raporda, YGS 2011′de uygulanan testlerde, ”konu/tema birliğinin sağlanması”, ”soruların kolaydan zora doğru sıralanması” ve ”sayılarla ifade edilen seçeneklerin küçükten büyüğe veya büyükten küçüğe doğru sıralanması” ilkelerinin göz ardı edildiği ileri sürülerek, ”her adaya özgü bir kitapçık uygulaması adı altında akademik açıdan kabulü mümkün olmayan, tamamen ‘mekanik’ olarak nitelenebilecek bir uygulamaya gidildiği” savunuldu.
1 milyon 700 bin ayrı kitapçık için bu ilkelerin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığının altı çizilen raporda, ”YGS gibi seçme amacıyla kullanılmak üzere geliştirilen bir testte; konu/tema birliğinin sağlanması gerekir. Bir testteki belli bir konu ya da temaya ilişkin soruların testin farklı yerlerine dağılması, öğrencinin testi yanıtlarken zihinsel kurgusunu ve dikkatini bozacak, gerçek performansını göstermesini engelleyecektir. Bu ilkeye uygun olmayan kitapçıklarla karşılaşmak adaylar açısından haksız bir durum yaratmakta ve eşitlik ilkesini bozan bir nitelik taşımaktadır” değerlendirmesinde bulunuldu.
ADAYLAR DEZAVANTAJLI DURUMDA KALMIŞLARDIR
Soruların kolaydan zora doğru sıralanması gerektiği belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:
”Sınav zaten yeterince kaygı yaratan bir ortamdır. Bazı adaylar bu kaygıyı o kadar fazla yaşarlar ki bu durum soruları anlamalarını güçleştirecek hatta onların rahatsızlanmasına neden olacak düzeyde olur. Sınav kaygısı, psikolojide yoğun olarak çalışılan bilimsel bir araştırma konusudur. Bu yüzden adayın moralini başlangıçta zor sorularla bozmamak, var olan potansiyelini en iyi biçimde ortaya koymasını sağlamak üzere test kolay sorularla başlar. Tersi bir durumda, ölçme işine ölçme aracından kaynaklı bir hata karışır. Bu yüzden, YGS 2011′de bu ilkelere uygun olmayan kitapçıklarla karşılaşan adaylar dezavantajlı durumda kalmışlardır.
Sayılarla ifade edilen seçeneklerin küçükten büyüğe veya büyükten küçüğe doğru sıralanması gerekir. Seçenekleri sayı, rakam türünde olan sorularda seçenekler büyükten küçüğe ya da küçükten büyüğe doğru sıralanır. Buradaki temel gerekçe yine aynıdır. Diğer bir deyişle amaç, adayın testle ölçülen özellikteki gücünü ortaya koymasıdır, seçenekleri algılama hızını veya karışık halde verilmiş seçenekleri zihninde sıralama gücünü ölçmek değildir.”
Temel ölçme ilkelerine uygun olarak hazırlanan bir testteki soruları cevaplayan adayların başarısı ile aynı sorular
"‘2011 YGS’de adaylar dezavantajlı’"
- ‘2011 YGS’de adaylar dezavantajlı’ | Matematik ve Geometri Özel Ders Öğretmeni Gökhan DEMİR (Google Sidewiki'de görüntüle)
